Özet
Zorunlu Varlığın ontolojisi 12.-13. yüzyıllarda hararetli bir tartışma konusuydu: Fahreddin er-Râzî Zorunlu Varlık için de geçerli olmak üzere varlığın tüm mahiyetlere zâit olduğunu (zâ‘id ‘alâ) ileri sürerken, Nasîrüddin et-Tûsî, Zorunlu’nun mahiyetinin varlığıyla özdeş olduğunu savunabilmek adına varlığın teşkîkî yüklenmesi (teşkîkü’l-vücûd) kavramını kullanmıştır. Bu makale, Tûsî’nin Tecrîdü’l-i‘tikâd’ına yazılan erken dönem şerhlerinde geliştirilmiş olan Râzîci ziyâde ve Tûsîci teşkîk kavramlarının sentezini incelemektedir. Bu şerhler, Şemseddin el-İsfahânî’nin (ö. 1348) Tesdîdü’l-Hâşiye adlı eseri ve bunun üzerine yapılan Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin (ö. 1414) hâşiyeleri ile Ali Kuşçu’nun (ö. 1474) “yeni” şerhidir. Makalede, mutlak varlık (vücûd mutlak), özel varlık (vücûd hâss) ve mahiyet (mâhiyye) şeklinde “üç tabaka” (selâse ‘umûr) içeren yeni sentezin gelişimini inceledikten sonra, İsfahânî’nin teşkîkin ziyâdeyi gerektirdiği şeklindeki argümanı (ve Cürcânî’nin buna itirazı) karşısında Kuşçu’nun cevap olarak sunduğu özel varlıkların metafizik anlamda gereksiz olduğu önerisini ele alacağım. Nitekim Kuşçu yalnızca mutlak varlık ve mahiyetten oluşan daha sade bir ontoloji teklifinde bulunmuş ama yine de seleflerinin endişelerini de gidermiştir: Bu çalışmada Kuşçu’nun, varlığın var olanlar arasında çeşitlenmesi ve Zorunlu Varlık’a zâit olması hakkında yürüttüğü sonraki tartışmalarda yer alan argümanlarını inceleyeceğim.