Makale

Bilinemeyeni Bilmek: Fahreddin Râzî’den Taşköprülüzâde’ye “Mutlak Meçhul” Paradoksu

Özet

Kökleri Menon paradoksuna kadar uzanan ve İslam felsefe tarihinin klasik döneminde de bu yapı içinde ele alınan bir paradoksun Fahreddin Râzî (ö. 606/1210) ile birlikte yeni bir felsefi bağlamda yeniden kurgulandığı görülmektedir. Bu aşamadan sonra yeni olan şey yalnızca paradoksun ifadesi değil, aynı zamanda ele alındığı ilmî çerçevedir. Bu çerçeve içinde mesele, bilginin imkânı sorununun sınırlarını aşmış, daha ziyade bilginin kısımları olan tasavvur ve tasdik arasındaki yapısal ilişkiye ve bu ilişkinin mantık bahislerini ele almadaki etkisine odaklanmıştır. Dahası “hiç-bilinemeyen (el-mechûl mutlakan)” gibi farazi bir kavrama dair tasavvurun ve tasdikin nasıl meydana geldiğini açıklamayı gerekli kılarak “bilinemeyin bilinmesi” şeklinde ifade edebileceğimiz bir hal almıştır. Fahreddin Râzî sonrası dönemde önemli mantıkçılar bu sorunu aşmak üzere oldukça etkin cevaplar üretmiştir. Bu süreç Osmanlı dönemine kadar uzanmıştır. Nihayet Osmanlı filozofu Taşköprülüzâde (ö. 968/1561) kendi dönemine kadar ulaşan çözüm tekliflerine yönelik oldukça ciddi eleştiriler yöneltmiş ve bu cevaplara nazaran daha güçlü bir çözüm teklifi sunmuştur. Zira onun kullandığı felsefî sistem içinde hem Hûnecî (ö. 646/1248) ve Urmevî (ö. 682/1283) gibi bu paradoksa erken dönemde cevap üreten filozofların hem de Sadrüşşerîa (ö. 747/1346) ve Seyyid Şerif Cürcânî (ö. 816/1413) gibi kendisine –tarihsel olarak ve felsefi araçların kullanımı bakımından– daha yakın filozofların çözüm teklifleri yetersiz kalmaktadır.

Anahtar Kelimeler

mutlak meçhul farazi kavramlar Fahreddin Râzî Taşköprülüzâde Öz-gönderim paradoksu