Özet
1347’den itibaren İslâm ve Batı coğrafyalarında yeni bir literatür ortaya çıktı, taun ya da Türkçede daha çok
kullandığımız şekliyle veba risaleleri. İslâm coğrafyasındaki literatür şu üç şeyden beslendi: (i) Jüstinyanus Salgının
İslâm’ın doğuşundan beri yaşanan bir olgu olması sayesinde taun, haliyle hadis kaynaklarının, siyer ve tarih eserlerinin
gündeminde oldu. Bu gündem, risalelere özel olarak taun ve salgınlar, daha genel olarak da hastalıklarla mücadelenin
itikadî ve fıkhî bir zeminde tartışılması şeklinde yansıdı. (ii) Taunu ya da hıyarcık vebasını tanımlamayı ve bununla
bir şekilde başa çıkmayı hedefleyen eserler hastalığı Galenos-İbn Sînâ tıbbı temelinde miyazma doktrini ekseninde
açıklamaya çalıştı ve dayanaklarını bu tıp paradigmasından devşirdi. (iii) Ve nihayet amansız bir hastalıkla karşı
karşıya kalınması okültist kültüre başvurmak da dâhil olmak üzere tüm çarelerin aranmasına kapı araladı. Bu arka
planın tümü farklı seviyelerde de olsa risalelerin dilini ve muhtevasını belirledi.
Bu makalede öncelikle modern araştırmalarda İslâm coğrafyasında yazılan veba risaleleri hakkındaki çalışmalara
dair bir değerlendirme yapıldı. Ardından bazı İslâm tarihi kaynakları “veba” ve “taun” kavramlarına nasıl bir anlam
yükledikleri açısından süzgeçten geçirildi. Veba risalelerine tıbbî doktrinler ve terminoloji açısından kaynaklık eden
tıp eserlerinin bir kısmı da bu iki kavram ekseninde aynı şekilde değerlendirmeye konu oldu. Böylece Kara Ölüm
(1346-1353) öncesi İslâm dünyasında genel olarak “salgın”, “veba” ve “taun” hakkındaki tasavvurun anlaşılması
hedeflendi. Makalenin asıl konusu olan taun/veba risaleleri literatürü hem özellikleri itibariyle tartışıldı ve analiz
edildi hem de literatüre dair bir veri tabanı oluşturuldu. Memlük ve Osmanlı dönemleri eserleri başta içerik olmak
üzere bazı açılardan bir süreklilik ilişkisi arz ederken Osmanlı risaleleri belli hususiyetleriyle Memlük eserlerinden
ayrılmaktadır. Bu çalışmada iki dönemdeki eserlerin ortak yönlerine de temas edilmekle birlikte literatürün ayrıştıkları
noktalar da tahlil edildi.