Özet
On ikinci yüzyıl İslâm düşüncesinin genel çerçevesini ve sudûr teorisine dayalı klasik kozmolojiyi pay-
laşmalarına rağmen İşrâkî felsefe, kavramsal çerçevesi ve yöntemiyle Meşşâîlikten farklılaşarak kendine
özgü bir sistem hüviyeti kazanmıştır. Heyula ve suret kavramlarına dayalı Meşşâî cisim teorisini eleştiren
Sühreverdî (549/1154-587/1191) nur kavramına indirgediği evren tasarımını tamamlayacak şekilde miktar
temelli bir cisim teorisi kurgulamıştır. Çağının amaçları ve motivasyonları dâhilinde olgunlaşan söz konusu
çaba, bu çalışmada cismin tanımı ve mahiyeti, hangi bileşenlerden kurulduğu, cisimlerin birbirinden nasıl
farklılaştığı ve bireyleştiği problemleri üzerinden analiz edilmiştir. Cismi heyula ve suret gibi duyu konusu
olmayan bileşenler ve belirleyicilerden arındırarak salt miktara indirgeyen İşrâkî cisim teorisi Meşşâîliğin
madde-suret, bilen-bilinen, ayaltı-ayüstü benzeri ikiliklerinin aşılması ve fiziksel evrenin bütünleştirilmesi
yolunda erken bir teşebbüs olarak yorumlanmıştır.