Özet
Bu makale, Ali Kuşçu’nun (ö. 879/1474) Şerhu Tecrîdi’l-akâid eseri üzerinden metafiziğin temel k dan birlik (vahdet) ile yüklemleme şeması, yani “kategorik önerme, konu ve yüklemin bir açıdan birleşmesini, başka bir açıdan ise farklılaşmasını gerektirir” önermesi arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Bu şema, Fahreddin er-Râzî’nin (ö. 606/1210) eserlerinden ilham alınarak Nasîruddin et-Tûsî (ö. 672/1274) tarafından Tecrîdü’l-i‘tikâd’a taşınmış ve böylece felsefi kelam kitaplarının, özellikle de Tecrîdü’l-i‘tikâd şerhlerinin gündemine girmiştir. Tecrîdü’l-i‘tikâd üzerine yapılan şerhler, ‘haml’ başlığı altında bu şemanın temellendirilmesine ilişkin çeşitli yaklaşımlar sunmaktadır. Fakat aynı şema, aynı kitapta bambaşka bir bağlamda, vahdet-kesret başlığı altında da incelenmektedir: Haml başlığı altında kategorik önermede konu terimin ve yüklem teriminin bir cihetten birlik (ittihad) oluşturması bir başka cihetten de farklı olması gerektiği söylenirken, vahdet-kesret başlığında da ‘bir’ ve ‘çok’ sıfatlarını alan şeylerin bir cihetten ‘bir’ başka bir cihetten ‘çok’ olması gerektiği söylenmektedir. Dolayısıyla birlik ve çokluk hem mantıksal hem de metafiziksel iki ayrı bağlamda ele alınmaktadır. Bu makalede, Kuşçu’nun şerhini analiz ederek, vahdet-kesret ve kategorik önermelerdeki yüklemlemenin cihetler özelinde görünen bu kesişimini vurgulamaya çalışacağım ki bu, henüz gereken ilgiyi görmemiş bir husustur. Bu açıdan makale, metafiziğin genel kavramlarından vahdet ve kesreti kategorik önermeler gibi mantıksal unsurlar ile karşılaştırarak mantıksal kavramları metafiziksel temelleri ile birlikte ele almanın önemine katkı sunmaktadır.